'Yüzü geleceğe dönük olarak geçmişi hatırlayan kişi, nereye gittiğini çok iyi bilir..'

Tekirdağ Etnografya Müzesi 1967 yılında kurulmuş, 1977 yılına kadar küçük bir teşhir salonunda faaliyetlerini sürdürmüştür.

1927 yılında vali konağı olarak inşa edilen binanın müze olarak kullanılmak üzere Kültür Bakanlığı’na devredilmesi üzerine yapılan restorasyonlardan sonra, Ertuğrul Mahallesi Rakoczhi Caddesi No.1 deki yeni binası 1992 yılında Arkeoloji ve Etnografya Müzesi olarak ziyarete açılmıştır.

Müze teşhiri, giriş bölümünde taş eserler salonu, ikinci katta arkeolojik eserler ve etnografya salonu ile geniş bahçe teşhirlerinden oluşmaktadır.

 

TAŞ ESERLER SALONU

 

Perinthos (Marmara Ereğlisi), Heraion Teichos (Karaevlialtı), Byzante (Barbaros), Apri (Kermeyan) başta olmak üzere ilimiz sınırları içindeki ören yerlerinden getirilen heykeller, steller, kabartmalar, mezar taşları ve yazıtlardan oluşan eserler ile Harekattepe Tümülüsü’nde bulunan Trakların Odrys sülalesine ait bir kralın iskeleti, mezar buluntuları, kraliyet ve rahiplik taçlarıyla birlikte etlendirilmiş şekliyle sergilenmektedir.

 

Yine bir Trak prensine ait olan Naip Tümülüsü’nün birebir boyutlarında canlandırılan mezar odası, Makedon öğelerinin ağır bastığı gümüş kaplar, takılar, kandil, kalkan ve şamdandan oluşan mezar envanteriyle birliktedir. Buluntular arasındaki Mısır menşeyli ziyafet masası ve kalkan üzerindeki ikhneumon figürleri, tarihlemenin yanı sıra prensin yaşam serüveni hakkında da bilgiler vermektedir.

Giriş salonunun diğer bir köşesinde, ülkemizde arkeolojik kazıları devam eden tek Trak kenti olan Herion Teichos ören yerindeki kült ve sağlık merkezinden bulunan adak figürinleri, heykelcikler ve ilaç fırını diğer kazı buluntularıyla birliktedir. Ayrıca İ.S. 1. yüzyılda eyalet merkezi olarak öne çıkan ve bugünkü M. Ereğlisi İlçesi’ne lokalize edilen Perinthos Antik Kenti eserleri ise, taş eserler salonunda geniş bir teşhir mekanı oluşturmaktadır.

 

ARKEOLOJİK ESERLER SALONU

 

Tekirdağ'ın Karansıllı Köyü’nde Yatak ve Kuştepe mevkilerinde bulunan taş aletler ile Malkara İlçesi, Çavuşköy Ballı Mevkiinde bulunan çakmaktaşı ve kuartz kesiciler, alt paleolitik döneme ait olup orta pleistosenin ilk yarısına, yani günümüzden 500.000 yıl öncesine aittir. Bu dönemlerden başlayarak demir devrine kadar üretilmiş olan taş baltalar, kemik aletler, mızrak uçları, ok uçları,  madeni ve pişmiş toprak heykelcikler, günlük kullanım kapları; Saray İlçesi’nde Ergene ve Galata Deresi’nin oluşturduğu vadilerde yer alan Güneşkaya ve Güngörmez Mağaraları’na ait bilgiler ve Tekirdağ sahil şeridinde yapılan kazılarda ilk toprağa yerleşme dönemi olan neolitik çağdan (İ.Ö. 8000-5000) köy biçimli yerleşmelere geçişin olduğu İ.Ö. 5000 yıllarına tarihlenen kalkolitik çağ yerleşmesi olan Toptepe Höyüğü Kazısı ve ana tanrıça kült kabı, ilimizin en erken dönemlerinin görsel sunumlarıdır.

 

Tekirdağ-İstanbul karayolunun 8. kilometresinde, deniz kıyısında geniş ve yayvan bir höyük görünümündeki Menekşe Çatağı,  Doğu ve Batı Menekşe Çatağı olarak ikiye ayrılmıştır.  Batı çatakta yapılan kazılarda alt tabakalarda Toptepe Kültürü olarak anılan İ.Ö. 4300’e tarihlenen tabakalarda içi ve dışı sıvalı çit mimari tekniğiyle yapılmış yapılara rastlanmıştır. Ele geçen buluntular, Trakların en erken dönemi olan erken demir çağına ait kerpiç mimari tabakaları ile bu mimariye bağlı ocak ve fırın kalıntılarıyla birlikte köpek, domuz ve insan adak çukurlarının fotoğrafları ve canlandırmaları yapılmıştır.

İlimizin Marmara Denizi’ne yaklaşık 130 km. kıyısı bulunmaktadır. Marmara Bölgesi üzümleri ile bu üzümlerden üretilen mahsullerin taşınması deniz yolu ile yapılmaktaydı. Antik dönemde sağlıklı yön bilgilerinden yoksun olarak içi şarap dolu amphoraları taşımak isteyen birçok gemici Marmara Denizi’nin sert rüzgarlarına yakalanıp batmıştır.   Bu batıkların birçoğu Tekirdağ Şarköy İlçesi sınırında Ortaçağ’da adı Ganos olan bir metropolün şaraplarını taşıyan teknelerdi. Antik dönem bir tekne illüstrasyonu eşliğinde Ganos Amporaları, müzemizin bu bölümünde geniş bir alanda sergilenmektedir. 

Ayrıca, merkez Yamanlar Mevkii’nde bulunan, üzerinde Homeros’un İlyada adlı eserinin 24. bölümünde, Troya Kralı Priamos’un oğlu Hektor’un cenazesini kurtarmasının anlatıldığı Syleus Ressamına ait krater, Toptepe ana tanrıça kült kabı, Perinthos ve Karaevli lahit buluntuları, Trak adak stelleri, figürinler, fibulalar, takılar, koku şişeleri, kandiller, süs eşyaları, Trakya şehir ve kral sikkeleri ile Roma, Bizans, Osmanlı, Avrupa dönemlerine ait elektron, bronz, gümüş ve altın sikkeler iki ayrı sikke vitrininde kronolojik sistemde sergilenmektedir.

 

ETNOGRAFYA SALONU

 

Osmanlı ve yakın dönemlerde kullanılan pişmiş toprak sırlı ve metal kaplar, Çanakkale Seramikleri, ateşli ve kesici silahlar, gümüş takılar, Tekirdağ yöresi kadın ve erkek kıyafetleri, hamam takımları, el işlemeleri, örtüler, havlular, Karacakılavuz El Dokumaları, el yazması kuran-ı kerim ve kırmızı renkte ipek kumaştan yapılmış, üstünde sim işlemelerle yazılmış fetih duaları bulunan 21 Teşrinievvel 1338- Rodosto (21 Ekim 1922-Tekirdağ) tarihli Tekirdağ Sancağı sergilenmektedir. Bunun yanında geleneksel bir sünnet odası canlandırması dönemin mobilyaları eşliğindedir.

 

Ayrıca bir Tekirdağ Odası şömine, sedir, perde, dokuma halılar, günlük kullanım kapları, el yapımı ahşap oyma beşik eşliğinde, geleneksel kıyafetler giydirilmiş hareketli mankenler kullanılarak canlandırılmıştır.

 

BAHÇE TEŞHİRİ

 

Tekirdağ Müzesi’nin üç cephesini kaplayan geniş bahçesinde, Helenistik Dönem’den Osmanlı Dönemi’ne kadar olan lahitler, sütunlar, heykeller, sütun başlıkları, frizler, arşitravlar, mezar stelleri, sunaklar, pitoslar, mezar taşları tipolojik biçimde sergilenmektedir.

 

Döneminde Tekirdağ İskelesi’nde yer alan Hacı Sayyid Said Çeşmesi, her iki yüzde, iki küçük kartuş içinde bir ayyıldız motifi barındıran; zarif biçimleri, gözü okşayan süslemeleri, orijinal yazıları ile Osmanlı Devri özel bir çeşme mimarisi örneğidir. Ayrıca dönemin Vilayet Yazı İşleri Müdürü Niyazi Tayyip Bey tarafından şehrin düşman işgalinden kurtuluşunun ve Ulu Önder Atatürk’e olan minnettarlığın belirtilmesi amacıyla yaptırılıp Tekirdağ Hükümet Konağı önüne diktirilen 13 Teşrin-i Sani 1338 (13 Kasım 1922) tarihli Kurtuluş Anıtı müzemiz bahçesinde sergilenmektedir.

vitrin
vitrin
vitrin
vitrin
vitrin
vitrin
vitrin
vitrin
vitrin
vitrin
vitrin
vitrin
vitrin
vitrin
vitrin
vitrin
vitrin
vitrin
vitrin
vitrin
vitrin
vitrin
vitrin
vitrin
vitrin
vitrin
vitrin
vitrin
vitrin
vitrin
vitrin
vitrin
vitrin
vitrin
vitrin
vitrin
vitrin
vitrin
vitrin
vitrin
vitrin
vitrin